senemveirmak Annenin Doğum Hikayesi

Normal doğum hayalleri kuran bir anne adayıydım. Doktorum, dünyada hiçbir doğumun birbirine benzemeyeceğini, hepsinin seyrinin farklı gelişeceğini söylemişti.

Doğum Boyu: 51 cm
Doğum Kilosu: 3540
Doğum Tipi: Sezaryen
Hastane: Kadıköy Şifa
Normal doğum hayalleri kuran bir anne adayıydım. Doktorum, dünyada hiçbir doğumun birbirine benzemeyeceğini, hepsinin seyrinin farklı gelişeceğini söylemişti. Gerçekten de, benim yaptığım doğum da önceden duyduklarıma pek benzemedi. Normal doğumla başlayıp, sezaryene dönmek zorunda kaldım. Hayal kırıklığı duygusu, sanıyorum ki ömür boyu peşimi bırakmayacak. Kızımın sağlıkla doğmuş olması aslında her şeyden önemli. Bunu düşünerek kendimi avutuyorum.

Kızımın beklenen doğum tarihi 23 Kasım 2008’di. 19 Kasım gece yarısı yatmaya hazırlanırken, sağ kasığımda minik bir sancı ve çekilme hissi duyuyordum. Niyeyse bir işaret olduğunu düşünmedim. Yattıktan 1 saat sonra ise bir anda uyandım, ışığı açtım ve eşimi dürttüm. Kızım bize 1 saat uyuma izni vermiş ve annesi uyurken su kesesini patlatmaya karar vermişti! Tarih 20 Kasım’dı. Doktorumuzun tembihlediği gibi hemen onu aradık. Hastaneye gitmemizi söyledi. Hemen toparlandık. Yoldayken kızımız hareketlenmeye başlamıştı. Hastaneye de 15 dk sonra ulaştık. Gecenin 2:30’uydu. Beni odaya aldılar, serum bağladılar ve başucumda NST’yle bekleyişim başladı. Uykulu gözlerle gelen nöbetçi doktor bana ilk muayeneyi yaptı. “Henüz bir şey yok, sabah 7-8:00 gibi ilerlemeye başlar” dedi. Uykusuz, heyecanlı ve mutlu, eşimle beklemeye ve o dakikaları kameraya almaya başladık. Haberi alan annem, bavuluyla birlikte hemen geldi. Hafif kasılmalar hissediyordum. Gayet keyifli anlardı. Bu şekilde saatler geçti ve gerçekten de, sabah 7:00 civarında gerçek kasılmaları hissetmeye başladım. 5 dk’da 1’e, ardından 3 dk’da 1’e inmeye başladı. Yatağın kenarlarına tutunuyor, nefesimi kontrol ederek rahatlıyordum. Karnım şekilden şekle giriyordu. İki açılma muayenesi daha yapıldı ve maalesef hala 2 cm’deydim. Bu şekilde saat 12:00 oldu.

Geceden beri telefonla takip eden doktorum geldiğinde üzücü gerçeği fark ettim. İlerleme olmuyordu. Doktorumla uzun uzun konuştuk. 4 saat daha bekleyip suni sancı verileceğini, ama onun da garanti olmayacağını söyledi. Artık karar vermeliydik. 12 saat olmak üzereydi. Kritik bir döneme giriyorduk. Suni sancıdan sonra, toplamda dolduğunda hala ilerleme olmazsa normal doğum şansım kalmayacaktı. Gece olacağı için, nöbetçi ekibe kalacaktım. Epidural istediğim için, bu doktorumun da, benim de içimize sinmeyecekti. Genel anesteziye mecbur kalmak istemiyordum. Yarım saat düşündük. Sonunda kararımızı açıkladık; sezaryen. Doktorum o dakikaya kadar “ben doğum şekli konusunda asla tavsiyede bulunmam” diyordu. Fakat kararımı bildirdikten sonra bana “en iyisini yaptın. o iş olacak gibi değildi” dedi. Eğer sular çok azalmasaydı, sancı süresi veya suni sancı verilmesi benim için hiç önemli değildi. Taş çatlasın 30 saat sürecek bir sancı için hayatımın en önemli başarısını kaçırmak istemiyordum. “doğurmak” istiyordum, bebeği “çıkarttırmak” değil. Sezaryene de haksızlık etmemek lazım, büyük bir ameliyat; ama normal doğum benim için asıl doğum şekliydi. Sanıyorum bu yüzden, kararımı verdikten sonra gözyaşlarımı zor tuttum. Hem anne olmaya çok yaklaşmak, hem de hayal kırıklığı beni çok duygusal hale getirmişti. Hemen hazırladılar ve ameliyathanenin yolunu tuttuk.

İçerisi soğuk değil, sevimliydi. Küçük bir odaydı. Epidural oldukça rahat bir şekilde yapıldı, hiçbirşey hissetmedim. Ekibin sıcakkanlılığı ve anestezi uzmanının sohbeti sayesinde akmaya hazır gözyaşlarım geriledi ve rahatladım. Ameliyat çok hızlı ilerledi ve kızımın çığlık çığlığa ağlamasını duyduğumda ben de ağlamaya başladım. Aylardır beklediğim miniğim, itiraf edeyim ki hiç beklemediğim kadar güzel, beyaz, pamuk gibi karşımdaydı. “Gerçekten çok güzel” diyorlardı. Kaşlarını ve gözlerini babasından almıştı, ama onun gibi esmer değil, pembe-beyazdı. Duvardaki saate bakmak aklıma geldi. Benim doğum saatimle aynıydı, 14:50…

Kızımla tekrar görüşmek için sabırsızlanıyordum. Beni odaya getirdiklerinden sonrasını güzel bir rüya gibi hatırlıyorum. Uyanıktım, gayet iyiydim. Kızımızı, Irmak’ı getirdiler ve ilk emzirme çalışmaları başladı. Sonrasıysa, biraz zorluk ama çokça mutlulukla geçen 2 yıl…

Normal doğum yapamamış olmak, bende ömür boyu bir iç sızısı olarak kalacak. Normal doğum hikâyelerini hep kıskanırım. Fazla düşünürsem takıntı halini alıyor. Yine de şükretmeyi unutmuyor ve önemli olanın, kızıma sağlıkla kavuşmak olduğunu biliyorum.

Güzel kızım, Irmak… İyi ki varsın…