mrs.bonbon Annenin Doğum Hikayesi

www.firststepsofela.blogspot.com isimli blogumdan alınmıştır.

1 mart 2010

Bugünün rengi KIRMIZI Ela!

Önemli gün, Büyük gün,

Hayatımın ''EN'' günü

Doğum Boyu: 50CM
Doğum Kilosu: 3.990GR
Doğum Tipi: Sezaryen
Hastane: KADIKÖY ŞİFA HASTANESİ
www.firststepsofela.blogspot.com isimli blogumdan alınmıştır.

1 mart 2010

Bugünün rengi KIRMIZI Ela!

Önemli gün, Büyük gün,

Hayatımın ''EN'' günü

En Heyecanlı, En Gergin,En Tedirgin, En Korkak,En Mutlu,En Umutlu, En Meraklı, En Aile, En Anne, En Çocuk, En Başlangıç ,
En ''EN'' Günü Ela'm...

Erkenden uyanıyorum,zaten uyuyamamışım.

Yavaş yavaş hazırlanıyorum.

Aynada tek beden halimize veda ediyorum.

İçim buruluyor, gözlerim doluyor.

9 aylık yolculuk sona eriyor,

ama yeni bir yolculuk başlıyor.

Bundan sonra ömrüm senin yolculuğun olacak.

Yavaş yavaş evden çıkıyoruz. Saat 07:20...

Kapıda son fotoğraflar çekiliyor. Aynı bahçede gelin fotoğraflarımı da çektirmiştim...Bu evden ne önemli olaylar için çıktım bir bilsen Kızım...

Ama sen en önemlisisin.

Bahçeden annemlerin binasına bakıyorum.Babamı görüyorum,inmişler, hazırlar.Kaan, Babam, Annem..

Bizde Ben, Baban ve Babaannen..
2 araba arka arkaya düşüyoruz hastane yoluna.

Arabadan indiğimde annemi görüyorum.Çok tedirgin gözüküyor, gözleri dolu dolu.. Kaan gergin, Babamda...

Ben kimsenin gözünün içine bakamıyorum,biriyle gözgöze gelsem patlayacak içimdeki yağmur... İçimde resmen fırtınalar kopuyor, ama öyle değil gibi davranmaya çalışıyorum.

Bizi girişte 5 dk. bekletiyorlar. Sonra adımı duyuyorum. İşlemler için çağırıyorlar, ben herkesden önce gidiyorum,birşeylerle uğraşmam lazım,kafam dağılsın...yatış işlemleri yapılıyor, Hamit ve Babam yanımda...

Odamız veriliyor,409'a alıyorlar bizi, hastane otel gibi, çantalarımızı odaya taşırlarken tatile geldiğimi hayal ediyorum:)

Gerçekten kocaman bir oda,deniz manzaralı.. ( Bunun için Tuğçe'ye teşekkür ediyoruz)

Bütün bu heyecana rağmen,kontrolü elden bırakamıyorum, her ayrıntıyla teker teker ilgilenmek istiyorum. Tam bebek şekerlerini sepete yerleştirmeye başlıyorum ki... hemşireler gelmiş, ben farketmemişim bile.. Kaan'ın sesiyle irkiliyorum:
-İstersen artık ara ver bunlara, diyor.

Beni odanın arka kısmına alıyorlar.
Başlıyoruz, rın rın rın rın rın rın rın rın....!!!!
Tansiyon,kan işlemleri..
Soyunun diyorlar, üzerinizde hiçbirşey kalmasın.
Çıkarıyorum üzerimi.
Allahım , o korkunç yeşil önlüğü giydiriyorlar. Altım çıplak, sırtından çıtçıtlı, sürekli açılıyor, utanıyorum.

Bu sırada doktor geliyor.Nazi subayı gibi tak tak bütün bilgileri sıralıyor, hiçbirşey soramıyorum, gidiyor. Sonra 2 mt uzunluğunda bir anestezi doktoru geliyor, O da bilgi veriyor, sormak istediğiniz soru var mı, diyor.
-VAR!!! , ya bayılmazsam, ya ben bayılmadan canlı canlı beni keserseniz diyemiyorum. Bu doktor milleti korkudan anlamıyor.

Boğazıma bir yumru oturuyor. Bu arada fotoğrafçımız Jasmin geliyor, ama bende hiç fotoğraf çekinecek hal kalmamış, bitmişim. O kadar heves ederek ayarladığım şeye katılacak gücüm kalmamış. Jasmin her zamanki güler yüzü ve enerjisiyle beni motive etmeye çalışıyor, her anı ve herbirimizi ayrı ayrı fotoğraflıyor.Beni az sonra kesecekler diye düşünüyorum içimden.Düğün ,bayram gibi şakır şakır flaşlar patlıyor. Ben bir yandan ölüyorum,bir yandan da Keşke bu enerjik insan düğünde de yanımızda olsaydı diyorum.Bütün gerginliğime ve korkuma rağmen tüm fotoğraflara gülümserken buluyorum kendimi. Sayesinde bu muhteşem gün ölümsüzleşiyor. ve sonunda da gayet güleryüzlü bir albümümüz oluyor.

Bir ara banyoya kapatıyorum kendimi.Bu gerginliğe dayanamıyorum.5 dk ağlıyorum. Burdan hayırlısıyla çıkabilecekmiyim acaba diyorum kendime. Çıkınca annemi yanıma çağırıyorum,kapıyı kapatıyorum , Ona sımsıkı sarılıp hayatımın en içten duygu patlamalarından birini yaşıyorum. Annemin kucağı hiç bu kadar güvenilir,bu kadar sıcak ve ferahlatıcı gelmemişti. Tedirginliğim onun kucağında gözyaşlarımla yıkanıp gidiyor. ve Jasmin bu anı bile fotoğraflıyor:)

Elif ve Tuğçe geliyor, onlarla ayaküstü sohbet ederken ben biraz dua edeyim diyorum. ve kapıda Sedye beliriyor

Beklemediğim bir anda hazırlıksız yakalanmış gibiyim. Acilen beni sedyeye bindiriyorlar ve yatırmaya çalışıyorlar, yatmak istemiyorum,hasta değilim ki.. Herkesi bir telaş alıyor, herkes teker teker elimi tutuyor,dualar ediliyor, kapıdan çıkıyoruz ve Jasmin yine her anı fotoğraflıyor,Kendisine el sallıyorum,gülümsüyorum ve ameliyathane asansörüne biniyorum. Asansör direk ameliyathaneye indiği için yanıma kimsenin alınmasına izin verilmiyor.
Bana dünyalar kadar uzun gelen bir asansör yolculuğunda korkudan hemşirenin eline sarılıyorum.

Ve we are on board!!! Hayatımın ilk ameliyathane deneyimi, bebeğe zarar vermemek için hiç bir sakinleştirici yapılmıyor, dolayısıyla o çok korktuğum ameliyathanenin her detayını görüyorum. Kapıda beni ''Hoşgeldiniz'' diye karşılıyorlar. Aman, ne hoşgeldim... Sedyeden ,masaya geçiyorum.
Sırtüstü yatmamı istiyorlar, Kocaman karnımdan dolayı dümdüz sırtüstü yatamıyorum. Yatağı bana göre ayarlıyorlar. Odaya Büyük Şef edasında Yasemin Hanım giriyor. '' Yasemin Hanım,diyorum ,Çok Korkuyorum!''
'' Artık korkmayı bırak,kendini serbest bırak '' diyor. Gözlerimi kapatıyorum korkudan. Bu arada ameliyat ekibi son sürat çalışıyor, herkes bir yerlerime birşeyler yapıyor.

Klasik sahne başlıyor. Damar yolundan ilacı vermeye başlıyorlar.
-Kızınız mı olacak Oğlunuz mu, sorusu geliyor.
-Kız.
-Adını ne koyacaksınız?
-Ela
-Eda mı?
-Eda değil, Ela derken gözlerim ağırlaşıyor ve sonrası yok..... Saat 09:00

Uyandığımda sedyede ilerliyorum.Önce ne olduğunu anlamıyorum, başımda yine aynı hemşireyi görüyorum.
-Bittimi ,diye soruyorum.
-Bitti diyorlar..
Allahım böyle bir mutluluk,böyle bir rahatlama olamaz.
O sırada dünyanın en mutlu insanı benim!!
Bebeğimi soruyorum, hazırlandığını, getireceklerini söylüyorlar, ve ben yine gidiyorum.