fulyalyanaz Annenin Doğum Hikayesi

29.12.2008'de sana hamile olduğumu öğrendim minik meleğim... Taa o zaman hissetmiştim bir kızım olacağını...herkes erkek diye varsayımlar üretirken ben biliyor

Doğum Boyu: 37 cm
Doğum Kilosu: 1790 gr
Doğum Tipi: Sezaryen
Hastane: Ankara Zekai Tahir Burak Kadın Sağlığı Eğitim Araştırma Hastanesi
29.12.2008'de sana hamile olduğumu öğrendim minik meleğim... Taa o zaman hissetmiştim bir kızım olacağını...herkes erkek diye varsayımlar üretirken ben biliyordum ki benim dünya güzeli bi prensesim olacaktı... hamileliğimin ilk 5 ayında sürekli mide bulantısı ve kusmalarım oldu, yataktan kalkmak istemiyordum ve sürekli... başım ağrıyordu.. anneannen ve deden bize gelmişti 15 gün yanımızda kalacaklardı. canım babacığım bende bir tuhaflık ve rahatsızlık olduğunu farketti. ''kızım doktoruna bi git, elin yüzün şişmiş, kontrole git bakalım'' dedi.. 1 hafta geçti aradan ve bana birşeyler oluyordu, sanki bilincim gidiyordu, konuşulanları anlamıyor,ne konuştuğumu duymuyordum bile, babanı çağırıp ben çok kötüyüm dememle ağlamaya başlamam bir oldu. anneannenlere belli etmeden yürüyüşe çıkacakmışız gibi acilin yolunu tuttuk. tansiyonum ölçüldü, 13/9 du.. sonra senin kalp atışlarını dinlemek için nst denilen bi cihaza bağlandım. önce duyamadık,çok telaşlandık ama sonra minik kalbinin hızlı hızlı atışını duyunca rahatladık...2 gün sonra kontrole gelmem için randevu verildi. doktorum tansiyonumu ölçtürdü 14/9 çıkmıştı bu kez. bazı tahliller istedi ve tahlil sonuçlarına göre de gebelik zehirlenmesi olabileceğini söyledi. ayrıca kan pıhtılaşması da oluşmuştu. bunun için kan sulandırıcı iğne verdi ve hergün bu iğneyi vurulmam gerekiyordu. tansiyon için de ilaç verdi ve 1 hafta sonraya tekrar randevu verdi.... 1 hafta geçmeden ben fenalaştım ve doktoruma gittim, tansiyonum ilaçlara rağmen düşmüyordu. doktor bana acilen ankaraya sevk edilmem gerektiğini söyledi ve açık açık eğer burda kalırsan seni kurtarmak için sezeryana alırız ama bebeğin çok küçük yaşamaz dedi. o an dünya başıma yıkıldı, kendim ölürüm diye aklımda hiç yoktu, önemli olan sendin bebeğim, sana nasıl yaşamaz diyebiliyordu bu doktor böyle,delirecek gibi oldum. hemen babanı aradık geldi ve küçük bi çanta hazırlayarak anneannen,deden ve babanla yola koyulduk. ankaraya varıp hastaneyi bulduğumuzda saat 23.30du, tansiyonum ölçüldü hala düşmemişti. yatış işlemleri yapıldı ve yakın bakım ünitesine alındım. yapayalnız kalmıştık, anneannen,deden ve baban çaresizce dışarda haber bekliyorlardı, sabah karşı odaya çıkardılar beni. 29 haftalık olmuştun ve kimbilir kaç haftalık olana kadar hastenede kalacaktık. anneannen yanımızda kaldı, kaprislerime katlandı, ağlayıp deli ettim kadını ve tansiyonum sürekli inip çıkıyordu. bu arada hergün kan alınıyordu, günde 11 tane ilaç içiyordum ve kan sulandırıcı iğneye devam ediliyordu. 6 hafta daha hastane kalmıştık ki bir gece fenalaştım yine,serum takıldı, ağzım burnum kanıyordu, tansiyonum yüksekti ve sen artık fazla kıpırdamıyordun, sürekli dua ediyordum Allah'ım kurtar bizi, sağ salim kucağıma alabileyim kızımı diye...sabaha kadar baş ağrısından ve kan kusmaktan uyuyamadım. 25.07.2009 cumartesi sabahı hemşire ablan gelip iyi mi kötü mü bilmiyorum ama ameliyata alınacaksın dedi. ağlamaya başldım çünkü korkuyordum ya sana bişey olursa diye. yakın bakım ünitesine götürdüler, tansiyonum ölçüldü sık sık ve sonra saat 14.30 da ameliyathaneye götürüldüm. belden uyuşturarak doğum yapacaktım, bilincim yerindeydi ve sürekli dua etmekle meşguldüm ve birden senin sesini duydum, Allah'ım hayatımda duyduğum en güzel ağlamaydı sanki bu, hemşire gelip koluma yatırdı seni, öptüm, kokladım, minciktin, sonra alıp gittiler, odama çıkartıldığımda herkes gelmişti, anneannenler,babaannen,baban,halan,kuzenimin eşi ... ağladım, çünkü sen 34 haftalık doğmuştun saat 14.55te dünyaya gelen 37 cm ve 1790 gram ağırlığında minicik bi kız dünyaya getirmiştim ve alıp küvöze götürmüşlerdi, oysa ben 1.5 aydır hastanedeydim ve doğum yapan annelerin bebekleri yanına geliyorlardı hemen, sen nerdeydin meleğim, ben niye kucağıma alamadım seni,niye emziremedim? ama yine de Allah'a şükrediyordum sağ salim kurtulduk diye... ertesi sabah babanla küvöz odasına yanına geldik ve ağlamaktan kendimi alamıyordum bu kadar küçük olduğunu farketmemişim hemşire seni koluma koyduğunda, Allah'ım ne kadar küçük, o minicik ellerde,ayaklarda iğneler,serumlar garip garip aletler... acı çekiyormusun bebeğim? onların herbiri benim yüreğime batıyor sanki, canım acıyor seni böyle bir durumda kollarıma almak yerine o küvöz denilen yerde bıraktığım için, ama bütün bunlar senin iyileşmen için annecim, elbet kavuşacağız ve seni kollarımın arasına alıp ninniler söyleyerek uyutacağım... gözlerine bakıp seni çok sevdiğimi söyleceğim, söylemekten öte yaşatacağım sevgilerin en güzelini.... sabret bebeğim.....
20 gün sonra binbir badireler ve sağlık problemleri atlatarak taburcu oldun ama bu 20 günün hergünü anneannen ve dedenle senin yanına geldik, sana aramızdaki cama rağmen şarkılar söyledim, güçlü ol kızım dedim, sakın bizi bırakma dedim... sütümü sağarak getirip sana verdim...çok şükür Allah'a artık yanımızdasın, miniciktin bak nasıl büyüdün? maddi manevi hertürlü yanımızda olan baban,anneannen,deden ve halanın hakkını nasıl öderiz bilmiyorum ama onlar için de senin varlığından önemli bişey yoktur sanırım... ömrün sağlıklı,mutlu,uzun olsun Alya Naz'ım, bu yaşadıklarımız sınavdı ve başarıyla atlattık... Rabbim seni korusun.....